Soner Yalçın
Erdoğan’ın yargıyla imtihanı
Yüksek yargı başkanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’la
Rize gezisine katılması hâlâ tartışılıyor. Erdoğan, eleştirilere
“alışacaklar” diye yanıt verdi. Erdoğan mahkeme karşısına çok
çıktı. Yargılanmaya alışmış mıydı? Peki, Erdoğan’ın politik yükselişinde
yargının rolü oldu mu? Bunlardan birini yazmalıyım! Bu davanın sanıkları;
ve o davaların hakimleri, savcıları, bilirkişisi bugün nerede,
ne yapıyor?..
Tarih: 13 Haziran 2007.
Yer:
Ukrayna.
Seyir halindeki otomobil beklenmedik şekilde şarampole yuvarlandı.
Ne olmuştu?
Önce, bombalı saldırı olduğu iddiası duyuldu.
Sonra, şüpheli trafik kazası olduğu belirtildi.
Sonra unutuldu gitti.
Ölen kişinin adı, Mehmet Bölük’tü.
Mehmet Bölük’ün kim olduğunu anlamak için filmi geriye
sarmalıyım.
Kamuoyu
onu Erdoğan hakkındaki iddialarıyla tanıdı: “Siyasi görüşten kaynaklanan
amaçla; cürüm işlemek için devasa bir teşekkül (çete) oluşturmak; ve
bu teşekkülün liderliğini, belediye başkanı seçildiği
01.04.1994′ten 06.11.1998 tarihine kadar fiilen aktif bir şekilde yaptı…”
Mehmet Bölük’ün iddiaları gazete manşetlerine yansıyordu: “İstanbul
hortumcusu”, “İstanbul’un parasını işte bu ahtapot yiyor”, “Hortumlamadığı
yer kalmadı” gibi…
Haberlerin özeti şuydu:
“İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’ne ait paralar geleceğin başbakanını hazırlayıp
cihat hazırlığı yapmak üzere Albayrak gibi şirketlere aktarıldı.
Albayrak şirketini inceleyen mülkiye müfettişlerinin DGM’ye gönderdiği
raporlar, akıl almaz bağlantıları gözler önüne serdi. Buna göre, Erdoğan
ile belediye başkanlığı döneminde çok sıkı ilişkiler içinde olan
Albayraklar’ın şu an elinde tuttuğu para 1 milyar dolar.”
O dönem… Türkiye’nin gündemi Erdoğan’ın paralarıydı.
GİZLİ KAYIT
Türkiye
çalkalanıyordu.İçişleri Bakanlığı, “Erdoğan dönemini incelesin”
diye, 17 Ocak 2001 tarihinde Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Günaydın‘ı
görevlendirdi.Mehmet Günaydın 5.5 ay iddiaları araştırdı. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’ne ait İSKİ, İETT ve iştiraki bulunan 19 şirketi
tetkik etti. Ve “yolsuzluk yok” diye rapor verdi.
Dosya kapanacaktı ki…Başmüfettiş
Günaydın’ın yerine; Susurluk Çetesi‘nin silah ve mazot kaçakçılığı
gibi önemli olayları soruşturan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren
görevlendirildi.Başmüfettiş Eren, 62 gün süren yoğun inceleme sonunda,
36 klasör bilgi ve belge topladı; ve eski raporu yırtıp çöpe attı.
Başmüfettiş
Eren “yolsuzluk yok” raporuna rağmen, bu sonuca nasıl ulaştı?
Aslında
bir tesadüf eseri oldu.Her şey Candan Eren’in, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nde Genel Sekreter Yardımcısı olan -bir dönem birlikte
mülkiye müfettişi olarak çalıştığı- Mahmut Kuş‘u ziyaret
etmesiyle başladı. Karşılıklı içilen çaylardan, dünde kalan hatıraları
anan konuşmalardan sonra söz döndü dolaştı, belediyenin ihalelerine
geldi.
Mahmut
Kuş bildiklerini, meslektaşına 2.5 saat boyunca çekinmeden anlattı.
Müfettiş
Eren, Mahmut Kuş’tan tanıklık yapmasını istedi. “Aman beni karıştırma”
yanıtını aldı; “Sonra başım ağrır. Zorda kalırım, sıkıntı çekerim…”Müfettiş
Eren, o gece uyuyamadı…Ertesi sabah ilk işi İstanbul Emniyet
Müdürü Hasan Özdemir‘den randevu almak oldu. İçişleri
Bakanlığı’nın kendisine verdiği görevi söyledi ve aklına gelen
planı anlattı. Mahmut Kuş’a yine gidecekti ama bu kez sesini
kaydedecekti. Emniyet Müdürlüğü’nde üzerine gizli
kayıt sistemi yerleştirilen Eren, yeniden Mahmut Kuş’u
ziyarete gitti.Arkadaşı Kuş iki gün önce anlattıklarını tekrarladı.Teyp tüm sohbeti
kaydetmişti.Sırada bir başka isim vardı: Albayraklar’ın
eski muhasebecisi Zeki Nigiş…
O
da tanık olmak istemiyordu.
Candan
Eren bunun için yine polisten yardım istedi. Muhasebeci
Nigiş gizli kameraya alındı. Eren’in şimdi elinde biri
ses, diğeri görüntü olmak üzere iki kaset vardı.Ama o bunlarla yetinmedi;
birçok kişiyi dinledi ve sonunda soruşturmayı bitirip dosyayı
yazdı.Ve, 31.08.2001
tarihli Ön İnceleme Raporu‘nu İçişleri Bakanlığı’na
gönderdi. Erdoğan hakkında; “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak”
suçundan “soruşturma izni verilmesi” talep edildi.
DANIŞTAY BAŞKANI
İçişleri
Bakanlığı, 07.09.2001 tarihinde “tamamdır” kararını verdi.Ayrıca…
Maliye Hesap Uzmanları Kurulu’nun da, İGDAŞ’ta 22.5 trilyon
liralık dolandırıcılık ve yolsuzluk yapıldığını
açığa çıkaran raporu vardı. İncelemeyi sekiz hesap uzmanı yapmıştı.
Fakat…İçişleri Bakanlığı’nın
07.09.2001 tarihinde vermiş olduğu soruşturma izni, -Erdoğan’ın
başvurusu üzerine- Danıştay 2. Dairesi’nin kararı
ile kaldırıldı. (-İleride Danıştay Başkanı olacak- Hüseyin Karakullukçu
31 Ağustos 2000′de Danıştay 2. Dairesi’nde göreve başladı ve baktığı
ilk dosyalardan biri Erdoğan davası oldu!)
Danıştay
2. Dairesi’nin verdiği ret kararını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Sabih Kanadoğlu 13 Mart 2002 tarihinde bozdu. Erdoğan’ın suçlarını
TCK 313′üncü maddeye soktu: “Nitelikli zimmet, devlet alım ve satımlarında
çıkar sağlamak, rüşvet almak, görevde yetkiyi kötüye kullanmak, artırma
ve eksiltmeye hile karıştırmak, cürüm işlemek için teşekkül meydana
getirmek ve bu teşekkülü yönetmek…” Bu arada… Erdoğan’ın avukatları
ve medyadaki
yandaşları büyük bir kampanya başlattı. Başsavcı Kanadoğlu
geri adım atmadı. Erdoğan’ın siyasi hedefleri için “çete”
oluşturduğu; haksız ihalelerle elde edilen paralarla “geleceğin
başbakanı” olmayı planladığını belirtti.
Süreç tekrar başladı.
Sonuçta
Erdoğan hakkında çeşitli davalar açıldı.Erdoğan DGM’de de yargılandı.
İşte bu davalardan biri de…Üsküdar
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
13 Mart 2002 tarihinde gönderdiği “karar” doğrultusunda, Erdoğan ile
birlikte toplam 38 belediye görevlisi hakkında; “zimmet,
kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda
sahtecilik ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” iddiasıyla
yazdığı iddianameydi.
BİR BİT DAVASI
Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldı.
Neydi bu dava?
Belediye’nin BİT’lerinden biri Akbil…
Yani, akıllı
bilet…
Açılan
davanın konusu şuydu: CHP, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplu
taşıma araçlarında kullanılan elektronik geçiş sisteminde yolsuzluk
yapıldığı iddiasıyla, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Erdoğan
hakkında suç duyurusunda bulundu. Üsküdar Cumhuriyet Savcısı
Abdurrahman Gündoğan harekete geçti. Polis, Ahmet Albayrak’ın
da aralarında bulunduğu 58 kişiyi gözaltına
aldı.
Sebebi
şuydu: İlk kez 1994′te Erdoğan’ın başkanlığı döneminde kullanılan
Akbil, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden BELBİM
tarafından geliştirilmişti. İddiaya göre; 1997-1999 döneminde 2.6 trilyon
liralık Akbil kazancı buharlaşmıştı.
Hesaplar arasında para transferi vardı; örneğin, BELBİM’e veya
İETT’ye para gönderilmiş gibi belge düzenlenip, kayıtdışı paralar
yandaş şirketlere ya da partiye aktarılmıştı. Uzatmayayım.
Erdoğan
hakkında, “zimmetine para geçirmek veya mal edinmek” gerekçesiyle
14
yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası
talep edildi.
Yargılama
başladı. Ve…Üsküdar
2. Ağır Ceza Mahkemesi, 37 sanık hakkında açılan davayı;
Erdoğan
başbakan olduktan sonra 1 Aralık 2003′te karara bağladı:
Beraat!
Beraat kararına imza atan hakim İsmail Rüştü Cirit;
bugün Yargıtay Başkanı!
Cirit
2010 yılında, bir dönemin sanığı Albayrak Holding’in düğününe katıldı
ve Ahmet Albayrak ile birlikte nikah şahidi oldu.
Adı
medyada, “17 Aralık Operasyonu’ndan sonra Erdoğan tarafından Savcı
Zekeriya Öz’e gönderilen iki hakimden biri olarak” çıktı.Davayı
açan Üsküdar
Başsavcısı Hadi Salihoğlu, kararı temyize göndermedi!
17 Aralık Operasyonu’ndan sonra İstanbul Başsavcısı oldu.Dosya için bilirkişilik
yapan Adem
Sözüer, sonraki yıllarda profesörlüğünü kazandı ve
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı oldu. Erdoğan’a
hukuk danışmanlığı yaptı!
Bu
yargılama hâlâ kamuoyunda tartışılıyor.Sonuçta…Erdoğan ve arkadaşlarının
yargı önüne çıkması için gece gündüz çalışan, -Başmüfettiş Candan
Eren’e kaynak olacak kitaplara imza atan- kişi, CHP İstanbul
İl Başkanı Mehmet Bölük idi..Mimar‘dı
ve Erdoğan başbakan olduktan sonra İstanbul’daki inşaat şirketlerinden
iş alamadı. “Görünmez
eller” işini tıkıyordu.Geçinmek için gittiği Ukrayna’da,
esrarengiz
kazada hayatını kaybetti.
Son sözlerinden biri şuydu:“Tayyip
bilinmeyen bir kişi değildir. Yolsuzluklarıyla, beceriksizlikleriyle
İstanbul’a damgasını vuran Tayyip’in, başbakan olunca Türkiye’yi
de İstanbul gibi yöneteceğini düşündükçe tüylerim diken diken
oluyor. Allah Türkiye’yi El Tayyip’ten korusun…”
KİM BUGÜN NEREDE
Nurettin
Canikli
Erdoğan
döneminde açılan davalarda birçok İstanbul Büyükşehir Belediyesi
bürokratı yargılandı. Büyük çoğunluğu AKP milletvekili oldu. Dokunulmazlık
zırhını kuşandılar.
Kimdi
bu bürokratlar? Bazılarını yakından tanıyorsunuz:
Nurettin Canikli: Albayraklar Grubu mali koordinatörü
olarak görev yapıyordu. Yargılanırken Giresun’dan milletvekili
seçilerek Meclis’e girdi ve Albayraklar davasında sanık olmaktan
kurtuldu. Bugün Başbakan Yardımcısı olarak SPK, BDDK,
TMSF‘den sorumlu!
Kemal Unakıtan: Hakkında dokuz ayrı dava vardı.
AKP hükümetinde yedi yıl Maliye Bakanlığı yaptı. Çocuklarının
kurduğu şirketlerle adı sık sık gündeme geldi.
Hilmi Güler: İGDAŞ sanığıydı. Yedi yıl
boyunca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptı. Siyasetten kopunca
SPK kararıyla, Turkcell’in Yönetim Kurulu Üyesi oldu.
Mustafa Açıkalın: AKBİL, İGDAŞ ve Albayrak davaları
sanığı iken kaçtı. AKP’den milletvekili oldu. TMSF tarafından satışa
çıkarılan Çukurova
Kimya şirketini satın aldı.
Hüseyin Besli: İGDAŞ davası sanığıydı. AKP’den
milletvekili oldu. Erdoğan’ın hayatını kitaplaştırdı.
İdris Naim Şahin: Akbil ve Albayrak davaları
sanığıydı. İçişleri Bakanı oldu. 17-25 Aralık Operasyonu sonrasında
AKP’den istifa etti. Cemaatçi olduğu ortaya çıktı!
Akif Gülle: Billboard davası sanığıydı.AKP’den
milletvekili oldu. Şu an AKP Genel Başkan Danışmanı.
Mikail Arslan: Akbil davası sanığıydı. Halen
AKP milletvekili.
Mustafa Ilıcalı: Albayrak davası sanığıydı.
Uzun süre Kadir Topbaş’ın danışmanlığını yaptı. Şu an AKP milletvekili.
Zülfü Demirbağ: Albayrak davası sanığıydı.
AKP’den milletvekili oldu.
Selami Uzun: Albayrak davası sanığıydı.
AKP’den milletvekilliği oldu.
Nevzat Pakdil: Billboard davasının sanığıydı.
AKP’den milletvekilliği ve TBMM Başkanvekilliği yaptı.
Adem Baştürk: İGDAŞ davası sanığıydı. AKP’den
milletvekili oldu.
Ali Temur: Erbakan’la birlikte RP’ye
ödenen Hazine yardımının usulsüz kullanılmasına ilişkin açılan davada
bir yıl hapis cezası aldı. İkametgahını Hollanda gösterdi. Polis
kendisini ararken o seçim kampanyası sürdürüp Giresun’dan AKP milletvekili
seçildi.
Binali Yıldırım: İDO genel müdürü idi, İçişleri
Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanan raporlarda,
yolsuzluk yaptığı belirtiliyordu; görevden alındı. Şu an Başbakan.
Mehmet Sekmen: Yolsuzluk ve görevi kötüye
kullanmak suçlarından görevden alındı. Mahkeme kararıyla görevine
döndü. Hakkındaki soruşturmalar devam ediyorken o AKP’den milletvekili
oldu. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı.
Halil Ürün: Atatürk’e hakaret etmek suçundan
mahkumdu; cezası Şartlı Salıverme Yasası gereği ertelendi. Hakkında
yolsuzluk soruşturması bulunuyordu; AKP’den milletvekili oldu.
Yahya Baş: Güngören belediye başkanıydı;
hakkında yolsuzluk ve görevi kötüye kullanmak iddialarıyla açılmış
çok sayıda dava vardı. AKP’den milletvekili oldu.
Recep Koral: Gaziosmanpaşa belediye
başkanıydı; yolsuzluk ve görevi kötüye kullanmaktan yargılanıyordu.
AKP’den milletvekili oldu.
Hamza Albayrak: Görevi kötüye kullanmak suçundan
yargılanıyordu. AKP milletvekili oldu.
Kemalettin Göktaş da Albayrak Grubu’ndaydı;
AKP milletvekili oldu.
Milletvekili
olamayan yedisi Albayraklar’dan, dördü belediyeden toplam 11 kişi
vardı ve hepsi ceza aldı. Albayraklar’a bir yıl ihalelere girme yasağı
getirildi.
Albayraklar, bugün Türkiye’nin
en büyük ticari gruplarından biri.