Kim bunlar?
İŞTE ERMENİLERLE TÜRK’E KARŞI
İTTİFAK KURANLARIN LİSTESİ
5
Ekim 1927’de, Lübnan’ın Bihamdun kentinde Hoybun Örgütü kuruldu.
Merkez
komitesine şu isimler seçildi;
‘Ermeniler
adına Taşnak Sutyun Partisi tam yetkilisi
Papaz Vahan Papazyan; ayrılıkçı Kürt cephesi adına ise Palu’dan
Şeyh Ali Rıza, Dr. Şükrü Sekban, Barazi aşireti reisi Mustafa Şahin ve Bozan,
Heverka aşireti lideri Haco Ağa, Raman aşireti lideri Emin Ağa, Süleymaniye’den
Kerim Rüstem, Van’dan Memduh Selim ve Celadet Ali Bedirhan’dır.’
Burada
ismi geçen Vahan Papazyan; 1892 yılında yılında, Tiflis’te kurulan Ermeni
Taşnak Örgütü’nün merkez komite üyesi ve kendisi aslen Van yöresi
Ermenilerindendir.
Barzani aşireti reisi Mustafa Şahin, Uğur Mumcu’nun Şeyh Sait isyanında dile
getirdiği Umum Bozan reisi Şahin Bey’dir. Aralarında bir de küçük Seyit Taha vardır…
Celadet
Ali Bedirhan’a gelince…
Uğur
Mumcu, Celadet’in sırlarını açıklıyor;
‘(İngiliz istihbaratçısı) Noel, Bedirhanoğullarının Çarlık Rusya’sı ile de
işbirliği yaptıklarını, ailenin en önemli adamının da Emin Ali Bedirhan
olduğunu yazıyor. Bu sırada Fransız istihbaratı da boş durmayacak ve 1920
başlarında Bağdat’taki Yüksek Komiserlikleri’ne Bedirhanoğullları’yla ilgili
olarak şu bilgiyi ulaştıracaktı: Botan aşiretinden Bedirhan Ailesi(Zaho-Van arası), İngiliz
ajanlarıyla anlaşmış ve İngiliz mandasını kabul etmiştir.’[1]
Celadet
Bedirhan, İstanbul’da dünyaya gelmiş bir Bedirhanzade. Ayrılıkçı Kürt
örgütlerinde adının duyulmasını ve sivrilmesi şu iki olaya bağlanıyor:
Birincisi, İngiliz casusu Noel ile geliştirdiği ilişkiler, bu ilişki etrafında
Anadolu’da yaptığı geziler; diğeri ise, bu İngiliz casusu ile birlikte,
1919’da, kurtuluş savaşını başlatan Mustafa Kemal Paşa’ya karşı giriştiği
suikast teşebbüsü.
Bu iki eylem, Celadet Bedirhan, Türk tarih sayfalarındaki hak ettiği mevkiye
iyice yerleştiriyor.
Bundan
sonrasında Celadet, önce Almanya, ardından Mısır, 1926’da Suriye’ye
geçmektedir. Hoybun örgütüne katılıyor. 1928’te, önce Irak’a ,
sonra ayaklanmaları yerinde incelemek üzere Ağrı’ya gidiyor(1930).
İsyandan
sonra İran’a geçen Celadet Bedirhan, bir süre Tahran’da kalıyor. İşlerini
görüyor, gizlice Irak’a, ardından Suriye’ye geçiyor. Hoybun faaliyetleri
nedeniyle, Fransız yöneticileri tarafından bir ara Şam’a
sürülmüş. Şam’da bulunan ve zengin bir Kürt olan Ali Zilfo Ağa’nın
destekleriyle Kürtçe yayın alanına açılmış. Havar adlı bir dergi çıkarmaya
başlamış. Kürtçe’nin Kurmançi lehçesi, bu dergi vasıtasıyla yaygınlaştırılıyor.
Bedirhanzade
Celadet, yazı ve araştırmalarında, Kürtlerin ayrı bir halk
olarak etnik kökenleri üzerinde durmuş. Son yıllarını tarımla uğraşarak geçiren
Celadet Bedirhan, 19512 yılında, bir kuyuya düşerek can vermiş.[2]”
Biz devam edelim, bakalım daha neler var…
Amaç;
Türk topraklarını paylaşmak…
Hoybun
örgütün kuruluş kongresini yapıldıktan sonra açıklanan ilk bildirinin ilk
maddesi şu oldu;
“Birinci Kürt Kurultayı, barbar Türk rejiminin despotluğu altında ezilen
Kürtlerin bulundukları tahaammül edilmez durumlarını, geniş çapta uygulanan
katliamları ve de Kürt ulusunun özgür ve bağımsız yaşama özlemini gözönüne
alarak, Türkiye Kürdistanı’nı bağımsız bir devlet haline getirmek amacıyla
kurtarmaya karar vermiştir.”
Bu
bildirinin son maddesi, Ermeni-Kürt ittifakının çerçevesini görmek açısından
dikkat çekiciydi, şöyle diyor; “Kurultay herekese duyurur ki,
Ermenistan ve Kürdistan’da asırlardan beridir Ermeniler ve Kürtler yaşamaktadır.
Onlar kendi bağımsızlıkları uğrunda çalışırken, ülkelerinin herhangi bir
yabancı hakimiyetine bağlı olmasını reddederler. Çünkü bu iki ülke yalnız ve
yalnız Ermeni ve Kürt uluslarına aittir[3].
Hoybun
Ermeni-Kürt ittifakına uygun olarak, karşılıklı taahhütler yapılmış, ittifak
senedi imzalanmıştı. Buna göre; ‘Her iki taraf bağımsız bir
Kürdistan’ın ve birleşik bir Ermenistan’ın kurulma hakkını karşılıklı olarak
tanıyarak, bu hakkın savunması için mümkün olan her türlü imkanı kullanarak
birbirinin yardımına koşmayı taahhüt ediyordu.
Ortak
düşman Turani-Türk öğesine karşı savunma ve saldırı işbirliği paktı olduğundan,
taraflardan hangisi söz konusu düşmanın saldırısına uğrarsa diğer taraf
saldırıyı püskürtmek
için tek başına veya saldırıya uğramış tarafla birlikte harekete edeceğini
kabul etmişti.
Ayrıca,
Taşnak Sutyun Partisi ile Kürt Ulusal Cephesi Hoybun Ermenistan ve Kürdistan’ın
kendilerine ait toprakları üzerinde bağımsızlıklarının tanınmaması nedeniyle
Türkiye ile savaş içinde olduklarını ilan ediyorlardı”[4].
Örgütün
kuruluşunda iki yıl sonra, dönemin Dahiliye Vekaleti’nin Başvekalet’e yazdığı
18.7.1929 tarihli ikinci bir gizli belgede, bu ittifakın detayları da yer
alacaktır:
“Suriye’de bir Kürt ordusu nüvesi vücuda getirildiği; bu orduda Ermenilere de
görev verildiği; ordunun her bölüğünde kanatları muhafaza için ikişer makineli
tüfek ve üç bataryalı cebel topçusu olduğu; İngiltere’den de üç uçak almak için
çalıştıkları…”[5]
Bedirhanların
Ermeni Sevdası…
Kuruluşundan birkaç ay sonra Hoybun örgütü ile Ermeni Taşnaksutyun örgütü
arasında bir ittifak anlaşması imzalandı.
Bu
anlaşmaya Taşnaksutyun adına Vahan Papazyan, Hoybun adına merkez komitesinden
şu kişiler imza koymuşlardı; ‘Şükrü Sekban, Celadet Ali
Bedirhan, Memduh Selim, Haco Ağa, Ramanlı Emin, Ali Rıza, Mustafa Şahin ve
Süleymaniyeli Kerim’.
Hoybun örgütünün ilk başkanlığına, Celadet Ali Bedirhan seçildi.[6]
Hoybun
Cemiyeti, Temmuz 1929’da, iki toplantı daha yaptı. Bu kez yer, Halep’ti…
Başta
Celadet Ali Bedirhan, Memduh Selim, Cemilpaşazade Mehmet, Cemilpaşazade Kadri,
Yado, Vahan Papazyan, Hırşak Papazyan ve Karabet olmak üzere 45 kişi
katıldılar.
Oybirliği
ile şu kararlar alındı;
”Suriye’deki yerli ve Türkiye’den ‘firari Kürtlerden’ azami istifade edilmesi;
Türkiye’ye karşı yapılacak herhangi bir hareketin tam ve mükemmel olarak
ikmaline.”
Burada tırnak içinde yazılan ‘firari Kürtler’ şunlardır;
‘Firari Kürtler; Türk Kurtuluş Savaşı’nda işgalci düşmanla işbirliği yapmış,
ülkesine ihanet etmiş, can yakmış, can almış ve sonra düşmana sığınıp Türkiye
dışına kaçmış olan kişilerdir. İlk firari Kürtçüler arasında Cizreli Bedirhan
ailesinden Kamuran, Celadet ve Halil Rami; Diyarbakırlı Cemilpaşazade Ekrem ve
Mevlanazade Rıfat Bey de bulunmaktadır.’[7]
Hoybun
örgütünün merkezi Şam’da idi. Türkiye’ye karşı eylemlerini buradan yönetiyordu,
arkasında Fransa vardı.
Kürt
Teali Cemiyeti, Türk- Kürt Hilafet Cemiyeti’ne dönüştürülmüş, İngiliz
yönetimindeki Irak’ta faaliyet gösteriyordu. Merkezi Revanduz’daydı.
Örgütün
başkanı Seyit Abdulkadir’in oğlu Şeyh
Abdullah’tı.
Arkasında
İngilizler vardı[8]…
Hoybun’un
kuruluşunda Bedirhanzadelerin aktif olarak yer aldığı çok açık ve belgelidir.
Bedirhanzadelerin bu rolü, bugüne kadar yapılmış olan
araştırmalarda hak ettiği ölçüde kendini gösteremedi. Araştırmacılar daha
ziyade tarihsel akışına göre olayları alt alta yazıp sıralıyor, arka planda yer
alan perde ise açılmıyor.
Bu
konuya ilgi duymuş araçtırmacıların ortak fikri; Hoybun’un Şeyh
Sait ayaklamasında yaşanılan bozgun üzerine kurulmuş olması üzerinde birleşiyor.
Bir
diğer ortak düşünce ise; 1930 Ağrı isyanının bu örgüt
tarafından tertiplenecek ve yönetilecek oluşudur.
Ağrı’da
Ermenilerin ortaya çıkacak oluşu, akla Mikdat Mithat Bedirhan’la başlamış olan
Bedirhan-Ermeni ilişkisini getiriyor. Hoybun ile Ermeniler arasındaki
ilişkilerin bu boyutunu, Süreyya Bedirhan şöyle tanımlıyor;
‘Kuruluşundan sonra Hoybun’un ilk görevi Ermenilerle yeniden uzlaşma sağlamak
ve mümkünse işbirliği yapmaktı( Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti Tüzüğü 15’nci
maddeyi hatırlatıyor). Ben de Ermeni-Kürt ilişkilerinin pişmanlık ve şükran
duygularının karşımıyla yazıyorum…1927 Ekim’inde Kürtlerin savunucusu Hoybun
ile Ermeni halkının temsilcileri Türkleri ortak düşman kabul ettiler ve
dayanıklı ilgilerinin ortaklığı onları genel bir barışmaya götürdü. Kendi ırkım
adına onların meşru ulusçul istekleri Bağımsız ve Birleşik Ermenistan’a saygı
duyuyorum.’[9]
Hoybun
arşiv bilgileri Türkiye’de hiç yayımlanmadı. Doğrudan bir belgeye ulaşılamıyor.
Ancak Hoybun savunucularının elindeki belgeler, tesadüfen de olsa bazı
yayınlarda yer bulmuş; bize de yararlanma imkanı verdi. Rohat Alakom, Hoybun ittifak
anlaşmasının imzalı bir örneğini, Toplumsal Tarih Dergisi’nin 1998 yılı 59’ncu
sayısında yayımladı.
Üstüne
de, bu örgütün merkez dışındaki şubelerini açıkladı;
‘Hoybun’un Diyarbakır’da bir şubesi bulunmaktadır. Bu bölgedeki faaliyetler
Cemilpaşazadeler tarafından yürütülmektedir. Kadri Cemil ve Ekrem Cemil(Babanlı
paşazadeler), bunların başında gelmektedir. Paris’teki Hoybun temsilcisi
Süreyya Bedirhan’dır. Lübnan şubesi ise Kamuran Bedirhan tarafından
yürütülmektedir. Ürdün temsilcisi Ali Seydo, Mısır temsilcisi ise, aslen
Siverekli olan M. Ali Avni’dir.’[10].
Rohat
Alakom’a göre, Hoybun Ermeni-Kürt ittifak örgütünün ilk başkanı olan Celadet
Ali Bedirhan, Latin gramerinin yaratıcısı idi. Şam’da
yayınladığı Hawar(1932-1943) ve Ronahi (1942-1943) adlı Kürtçe dergiler
modern Kürt edebiyatı tarihinde önemli bir yere sahipti. Bunun yanında doğu ve
dilbilimci Roger Lescot ile birlikte Kürtçe gramerin temel yapısını
oluşturmuştu.
Kamuran
Ali Bedirhan (1895-1946) da erkek kardeşi Celadet gibi aktif bir yayıncı ve
yazardı. 1947’deki ölümüne kadar Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde Kürdoloji
öğretti..
En
büyük erkek kardeş Süreyya Bedirhan da, diğer kardeşleri kadar
editörlük yeteneğine sahipti. Modern çağın en önemli(!) Kürt organizasyonu olan
Hoybun’un kurulmasında ve yönetilmesinde de kardeşlerine katıldı.[11]
Süreyya
Bedirhan, Emin Ali Bedirhan’ın da oğluydu. Çerkez olan annesi
doğumunun hemen ardından ölünce, babası Emin Ali Bedirhan bir kere daha Çerkez
bir hanımla evlenmişti. Yeni karısı Semiha hanımdan beş oğlu ve bir kızı oldu;
Celadet, Kamuran, Tevfik, Hikmet, Safter ve Meziyet. Erkek kardeşlerinden ikisi
olan Celadet ve Kamuran daha sonra siyasi Kürtçülükte öne çıktılar.
Hoybun
örgütünün üyelerinde biri de Dr. Mehmet Şükrü Sekban’dı. Şükrü Sekban, 1881’de
Diyarbakır/Ergani’de doğmuştu. 1908 ve 1918’de açılan Kürtçü cemiyetlerin
kurucuları arasında yer aldı. Zamanla Kürtlerin Turan kökenli
olduğunu anlayınca, 1933 yılında “Fransızca Kürt Sorunu” adlı bir kitap yazarak
bu gerçeği itiraf etti ve Kürtlerin Orta Asya’dan gelmiş olduklarını anlatarak
diğer Kürtçülere yanlış yoldan geri dönemleri için nasihatlerde bulundu.
Dr. Sekman, 1960’ta, İstanbul’da vefat etti[12].
Hoybun
ittifakının Ermeni kanadı, tarihi ve kültürü ile bu coğrafyada yaşayan önemli
bir etnik unsurdur. Bu noktada Ermeni Taşnaksutyun örgütünün
Hoybun eliyle siyasi hedeflerine ulaşmayı amaç edinmiş ve bu amaçla da çok
farklı din ve etnisiteleri bir araya getirmek için siyasi bir yapı kurmuş
oldukları görülüyor.
Bu
yapının, Kürt kimliği üzerinden Kuzey Irak coğrafyasında yaşayan insanların
Doğu Anadolu’da Ermenilerle birleşmesini sağlayacak bir noktada yoğunlaştığı da
anlaşılıyor. Tarihsel süreçteki isyanlar, Halid-i
Nakşibendiliğin buradan çıkıp Orta Doğu’ya yayılışı ve kurulan ittifakların
özellikleri bu sırrı dışa vuruyor.
Amaç
ise hiç değişmiyor; önce Anadolu ile Asya arasındaki bağları kopartabilmek…
Şimdi
Ermeni Taşnak-Hoybun örgütüne bugünkü gözle bakalım…
Hoybun
PKK’ya, Taşnak ASALA’ya dönüştü ve şimdi ittifaktalar tıpkı tarihte olduğu
gibi…
[1]
Mumcu, Kürt İslam ayaklanması, s. 9.
[2]
Toplumsal Tarih Dergisi, Yıl: Kasım 1998, Sayı: 59, Yazar: Rohat Alakom, s. 38,
Başlık: Hoybun Cemiyeti Üzerine Notlar. Rohat Alakom.
[3]
Rohat Alakom, ‘Hoybun Cemiyeti Üzerine Notlar’, Toplumsal Tarih Dergisi, s. 29,
Yıl: Kasım 1998, Sayı: 59.
[4]
Taşnak-Hoybun, Editör Yavuz Selim, s. 82,83. İleri Yayınları, 2005.
[5]
Yrd. Doç. Dr. Yusuf Sarınay, ‘Hoybun Cemiyeti ve Türkiye’ye karşı
faaliyetleri’, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı: 40.
[6]
Alakom, ‘Hoybun Cemiyeti Üzerine Notlar’, Toplumsal Tarih Dergisi, s. 58.
[7]
Dr. Bilal N. Şimşir, ‘Kürtçülük’ cilt II, s. 67 Bilgi Yayınevi, 2009.
[8]
Şimşir, ‘Kürtçülük’ cilt II, s. 147.
[9]
Süreyya Bedirhan, ‘Kürt Davası ve Hoybun’, s. 56, Çev: Dilara Zirek, Med
Yayınları, 1994.
[10]
Alakom, ‘Hoybun’, Toplumsal Tarih Dergisi, Yıl, 1998, Sayı: 59.
[11]
Bedirhan, ‘Kürt Davası ve Hoybun’, s. 9.
[12]
Şimşir, ‘Kürtçülük’ cilt II, s. 143.
BİLGETÜRK