REFERANDUM SÜRECİ
Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN
S-1-Bugünün
koşullarında referanduma gidilmesini nasıl karşılıyorsunuz ?
C-I- Bugünün
konjonktüründe bir anayasa referandumuna
gidilmesi Türkiye’nin gerçek gündemi
değildir . Küreselleşme süreci ile birlikte terör ve sıcak savaş gelişmelerinin
birbirini izlediği bir aşamada
Türkiye’nin daha güvenliğe önem veren bir yol izlemesi gerekirken , beraberinde
yeni bazı sıcak tartışmaları
ortaya çıkaran ve yirmiye yakın
yeni düzenleme ile anayasal düzeyde bir
referandum uygulaması , Türkiye’nin hem
bölgenin hem de kendisinin gerçek gündeminin dışına çıkmasına neden olmuştur .Bu yönü ile kafası karışan Türk halkının çekingen davrandığı ve
referandum ile birlikte eskisinden çok farklı bir devlet yapılanması ile
karşılaşmaktan kaçındığı göze
çarpmaktadır . Türk halkı bu açıdan iyi düşünmek durumundadır.
S-2- Referandum ile
anayasa değişikliğine gitmenin zamanı geldi mi
?
C-2- I982 anayasası daha
önceleri on sekiz kez değişerek yepyeni bir anayasal metin haline geldiği
düşünülürse , yeni bir anayasa değişikliğine Türkiye’nin ihtiyacı yoktur .
Yarım yüzyılı aşkın bir süre devam eden Avrupa Birliği üyelik adaylığı
aşamasında ,Türkiye Cumhuriyeti Avrupa düzeyinde modern bir anayasaya sahip olmuştur
. Özellikle insan hakları alanında gelişmeler anın da tespit edilerek Türkiye
Cumhuriyeti anayasasına aktarılmış ve
böylece Türk devleti çağın en ileri
anayasaları düzeyinde temel bir hukuk
belgesine sahip olabilmiştir . Avrupa birliğine tam üye olabilmenin ön koşulu
olan çağdaş anayasal yapılanmayı Türk devleti gerçekleştirerek , Avrupa Birliğine girme aşamasına gelmiş ama
Avrupa’nın ileri görünümlü emperyal devletleri olan Almanya,Fransa ve
İngiltere’nin hegemonik yaklaşımları ve engellemeleri yüzünden bir türlü Türkiye’nin Avrupa kıtasal birliğine tam üye
olarak katılması bugüne kadar mümkün olamamıştır .Avrupa
Birliğine üye olma konusu geride kaldığına göre yeni bir anayasa değişikliğinin
zamanı gelmemiştir .
S-3-Orta Doğu planları ya
da hesapları doğrultusunda Türk anayasası değişebilir mi ?
C-3-Orta Doğu dünyanın merkezi bölgesinde yer alan bir
bataklık alanıdır . Tarihin ilk dönemlerinden bu yana Orta Doğu’da hem savaş
hem de her türlü siyasal çekişmeler birbiri ardı sıra gündeme gelmiştir . Orta
Doğu bataklığına bir giren bir daha çıkamamış ve bu sıcak bölgenin yaşadığı her
çekişme bölgeye giren devletleri fazlasıyla uğraştırmıştır .Bu bölgeye Türkler
önceleri onuncu yüzyılda Selçuklu İmparatorluğu ile girmişler ve daha sonraki
aşamalarda da hem Osmanlı İmparatorluğu
hem de Türkiye Cumhuriyeti devleti
sayesinde bin yıllık bir hükümranlığın yürütücüsü olmuşlardır . Bu nedenle ,
Osmanlı İmparatorluğu sonrasında savaş alanına dönen Türkiye’nin yeniden
bölgeye dönebilmesi doğrultusunda Yeni Osmanlı vizyonları geliştirilmeye
çalışılmaktadır . Merkezi alanda Büyük Orta Doğu Projesi isteyen Amerika
Birleşik Devletleri ile onun yavrusu olan İsrail’in Büyük İsrail imparatorluğu
kurma girişimleri de , Türkiye Cumhuriyetini
yeni bir anayasal yapılanmaya doğru sürüklemektedir . Küreselleşme dönemi ile birlikte bölgeye
gelen ABD ve İsrail ikilisinin planları doğrultusunda Türkiye’de bölgedeki yeni
planlara uydurulmaya çalışıldığı için , Türk ulusunun önüne yepyeni bir
anayasal düzenleme , referandum uygulaması
ile gündeme getirilmektedir . Avrupa Birliği için gerçekleştirilen on uyum
paketi sayesinde değiştirilmiş olan Türk anayasası yeni dönemde bu kez Avrupa
değil ama Orta Doğu yapılanması üzerinden
gündeme getirilmektedir .
S-4- Tam bu aşamada referandum
zorunlu muydu ?
C-4-Anayasada belirtilen
çoğunluk oyları ile anayasa değişikliği Türkiye
Büyük Millet meclisinde üçte iki çoğunluk sağlaysaydı , o zaman
referanduma gerek kalmadan anayasa değişikliği
gerçekleşir ve gerekli olan süreç
tamamlandıktan sonra yeni anayasal düzenlemeler
hayata geçerilirdi . Ne var ki ,
bu çoğunluk Meclis oylamalarında
sağlanamadığı için , yeni anayasa
maddelerinin Türk halkının onayına sunulması zorunlu hale gelmiş ve bu
yüzden referandum süreci başlatılmıştır
. Halk kitlelerinin doğrudan doğruya
sandığa giderek kullanacağı oylar ile , yeni anayasa değişiklikleri referandum
uygulaması üzerinden yürürlüğe girmiş olacaktır . Üçte iki çoğunluğu Mecliste
sağlayamayan anayasa değişikliklerinin referandum yolu ile kesinleştirilmeleri bugünkü Türkiye Cumhuriyeti anayasasının gerekli olan
düzenlemesidir .
S-5- Referandum süreci
nasıl geçiyor ?
C-5-Halk oylamasına bir aydan
fazla bir süre kalmışken , yaşanan olaylar ve gelişmeler dikkate
alındığında referandum sürecinin
beklendiği gibi geçtiği söylenebilir . İktidar partisi “Evet” için
kampanyalarını gerçekleştirirken , muhalefet
partileri “Hayır” için yeni politikalar geliştirerek halk kitlelerini kendi yanlarına çekmeye
çalışmaktadırlar . Bazan kampanyaların sertleşmesiyle beraber halk kitleleri
içinde sıcak olaylar ortaya çıkabilmekte ,bazan da yıllar süren demokratik rejimin bir kazancı
olarak siyasal propoganda uygulamalarının belirli bir olgunluk düzeyinde
gerçekleştiği görülmektedir . Şimdiye kadar
çok fazla sorunun yaşanmadığı bir süreç içerisinde referandum uygulaması
tamamlanmaya çalışılırken ,sürecin sonuna doğru gelişmelerin hem hızlanacağı
hem de sertleşeceği gibi bir olumsuz beklenti kamuoyunda yavaş yavaş ortaya
çıkmaktadır . Siyasal çevrelerin ve özellikle partilerin izleyeceği yollar
referandum sürecinin netleşmesinde etkili olacaktır . Daha önceki dönemlerde
yaşanan referandum süreçlerinden bugüne yansıyan siyasal deneyimler , sürecin
şimdiye kadar olaysız ve çatışmasız tamamlanması için elverişli bir ortam
yaratmıştır . Türk toplumu beklenmedik
bir biçimde önüne çıkan referandum olgusunun , olaysız ve belasız
tamamlanabilmesi için elinden gelen özveriyi göstermektedir .
S-6- Referandum nasıl sonuçlanabilir ?
C-6- İktidar partisi kendisini diğer partilerden ileride
göstererek kesin olarak “evet “
oylarının büyük bir çoğunluk ile halkın olumlu yaklaşımını öne
çıkaracağını ileri sürürken , muhalefet
partileri de “Hayır “ için çalışmalarını
giderek artırırken , “Hayır”
oylarının ülkenin hayrına olacağı
temasını sürekli olarak işlemektedirler . On beş yıllık iktidarın getirmiş
olduğu yorgunluk ve yıpranma payı yüzünden
iktidar partisinin durumu kamuoyunda tartışma konusu olurken , muhalefet partileri de genel seçimlerde
yenemedikleri iktidar partisini
referandum sırasında geride bırakabilmenin arayışı içine girmişlerdir
. Demokratik rejimin vazgeçilmez unsuru
olan siyasal partiler iktidar ve muhalefet kanatları olarak kamplaşırken ,
meclisteki dördüncü parti olan milliyetçi partinin , iktidardaki ılımlı islam
partisinin doğrultusuna girerek , referandumda
“evetçi” cepheye dahil olması
yeni siyasal gelişmeleri gündeme
getirmiştir . Yirminci yüzyılın sonlarında Türkiye’de gündeme gelmiş olan
askeri dönemin Türk-İslam sentezcisi politikaların bugünün koşullarında ,
milliyetçi ve İslamcı partiler arasında
yeniden güncelleştirildiği
görülmektedir . Bu referandum sayesinde bir araya gelmiş olan iki partinin
önümüzdeki seçimler döneminde ortak bir liste ile hareket edeceği ve önemli bir
oranda milliyetçi bir grubun iktidar partisinin listeleri üzerinden meclise
girebileceği daha şimdiden tartışma
konusu haline gelmiştir . Referandum’un
“evet” ile sonuçlanması durumunda ortaya çıkabilecek erken seçim
aşamasında bu iki partinin birlikteliğini
siyasal bütünleşme ile sonuçlanabilecektir .
S-7-Referandumdan “evet “ çıkarsa
ne olur ?
C-7-Referandumdan “evet”
çıkması durumunda iktidar partisinin
yeni siyasal programı hayata geçme şansını yakalayacaktır . Bu durumda
parlamenter demokrasiden başkanlık rejimine geçilecektir . Batı ülkelerinde
görüldüğü gibi başkanlık sistemleri nasıl oralarda eyaletler üzerinden federasyon tipi devlet yapılanmalarına yol
açıyorsa Türkiye’de güney bölgesinde
oluşturulmaya çalışılan yeni kantonlar ya da eyaletler üzerinden gelecekte bir
federasyon yapılanmasına sahne olabilecektir .Batı blokuna dahil olan emperyal
devletlerin merkezi bölgede oluşturmaya çalıştıkları federal yapılanmanın ,
Türkiye’de de uygulamaya geçme aşamasına geldiği görülebilecektir . Türkçü ve İslamcı
politikaların birlikte yürütüldüğü bir yeni dönemde Türkiye hem İslam
dünyasında hem de Türk dünyasında daha
etkili politikalar geliştirme arayışına girecektir . Yıllardır Orta Doğu’nun Müslüman ülkelerinde geliştirilmeye çalışılan
Yeni Osmanlı vizyonuna paralel olarak , bu kez Türk dünyasında da yeni bir Avrasya siyasetini kendiliğinden öne çıkaracaktır . Rusya , Çin
ve Hindistan gibi yeni emperyal güçlerin Avrasya bölgesine yönelik saldırgan politikalarını
dengeleyebilecek ve Avrasya dayanışması
doğrultusunda geliştirilecek yeni
politikalar ile Türkiye eskisinden çok daha farklı bir konuma gelebilecektir .
S-8- Referandumdan “Hayır “ çıkarsa ne olur ?
C-8-Aydın kamu oyu bu durumun
Türkiye için hayırlı olacağını , on beş yıllık iktidarın getirmiş olduğu hegemon tek parti sistemi ile birlikte ortaya çıkmış olan parti devleti uygulamalarına son verilebileceği tartışma konusu olarak öne çıkmaktadır . Anayasa
değişikliğinin red edilmesiyle birlikte parlamenter demokrasinin
güçleneceği ve bu doğrultuda meclisin
de eskisine oranla daha
güçlü bir konuma geleceği yeni
bir dönem başlayacaktır . Başbakan ve hükümet konumunu korayacak ve
böylece ülke tek adam rejimine
sürüklenmekten kurtulmuş olacaktır . Halk egemenliği eskisi gibi devam edecek ,
yasama organının görevlerinin başkanlık makamına terk edilmesi gibi tekelci yaklaşım devreye giremeyecektir .
Avrupa kıtasının yanıbaşında kurulmuş bir
cumhuriyet devleti olarak
Türkiye’nin daha demokratik bir siyasal yapılanma ile yoluna devam etmesinin
önü açılabilecektir . Türk devletinin kurucuları tarafından getirilmiş olan
ulusal , üniter ve merkezi yapılanması anayasanın değişmez ilkelerinde
varlığını koruyacak ve bu doğrultuda ulusal kurtuluş savaşı sırasında Türk
ulusunun kazanmış olduğu hakların korunması eskisi gibi anayasal koruma altında
gerçekleştirilecektir .
S-9- Referandum ertelenebilir mi ?
C-9- Referandumun ertelenmesi
olgusu önümüzdeki günlerde gündeme gelebilir ve iktidar partisi bu doğrultuda
yeni bir karar vererek ve referandumu olağanüstü hal durumunu dikkate
alarak geleceğe bırakabilir . Suriye’de
tırmanan savaş durumu ya da güneydoğu bölgesinde terör gibi sıcak konular
gerekçe gösterilerek savaş hali
durumu ortaya çıktığı var sayılarak referandum ertelenebilir . Nitekim bu
doğrultuda bazı muhalefet partisi milletvekilleri önümüzdeki günlerde bir
erteleme kararı ile referandumun geleceğe bırakılabileceğini açıkça ifade
etmişlerdir .Yeni dünya düzeni daha tam olarak belirlenmeden köklü bir anayasa değişikliğine gitmenin ,
Türkiye için yeni süreçte zaaf yaratabileceğinin anlaşıldığı aşamada gene referandumun ertelenmesi gündeme
gelebilir . Erteleme iktidar için bir zaaf olmayacak aksine , Türkiye’nin zaaf
durumuna sürüklenmesini önleyecektir . Kamu oyu oluşturma şirketlerinin
ortalığı karıştırmalarına fırsat vermeyerek
daha serin kanlı bir
değerlendirme, erteleme kararı yoluna doğru Türk demokrasisini yönlendirecektir .
Erteleme sonrasında ortaya çıkacak yumuşama ortamı erken seçim için elverişli
olacaktır .