BÜLENT ORAKOĞLU : Konsolosluğa böcekleri kim koydu ?
Gazeteci yazar Ferhat Ünlü tarafından kaleme alınan
Diplomatik Vahşet isimli kitapta yer alan bazı bilgiler şu şekilde: “CIA
Başkanı Haspel’in, MİT’te Kaşıkçı’nın öldürülmesi öncesinde ve infazı sırasında
dinlediği yedi buçuk dakikalık konuşma kayıtlardan çok etkilendiği
belirtiliyor. İnfaz öncesindeki kayıtlarda geçen konuşmalar cinayetin Riyad’da
planlandığının açık bir kanıtı olarak sunuluyor. Kayıtları dinledikten sonra
CIA Başkanı Gina Haspel’in MİT Başkanı Hakan Fidan’a dönerek ‘Her kim elde
ettiyse bu kanıtlara ulaşmak çok önemli bir istihbarat operasyonu. Dünyada
istihbarat tarihinde bir ya da iki kez görülebilecek türden bir başarı sizi
tebrik ederim’ dediği belirtiliyor.” “CIA Başkanı Haspel 26 Ekim’de Türkiye dönüşü sabah
toplantısında Türkiye’de dinlediği kayıtları Trump’a detayları ile anlatıyor.
Toplantıda Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da bulunuyor. Üç hafta sonra
Kaşıkçı’nın yazarı olduğu Washington Post’ta CIA’nın tespitlerine göre Cemal
Kaşıkçı’nın öldürülme emrini Suudi Arabistan Veliaht Prensi M. Bin Selman’ın
verdiğine yönelik bir makale yayınlanıyor.” “Kaşıkçı’nın infaz edildiği 7 buçuk dakikalık vahşeti
ortaya koyan ses kaydının ilk dakikalarında Kaşıkçı’nın son sözü “Ben astım
hastasıyım beni öldürecek misiniz? Beni boğacaksınız” oluyor. Daha sonra başına
bir poşet geçiriyorlar. 5’inci dakikasında gerçekten insanlık dışı anlara
işaret eden konuşmalar hırıltılar duyuluyor. Cemal Kaşıkçı’nın ölüm anlarındaki
hırıltıları o ses kaydında duyabiliyorsunuz. 7 buçuk dakikada can verdikten
sonra yere yatırıyorlar, üzerindeki kıyafetleri çıkartıyorlar ve orada bir
damar yolu açıyorlar koluna, kanını çekiyorlar. Çünkü orada kesecekler.” Suudiler, Türkiye’nin ses kayıtlarına ulaştığı ortaya
çıkınca uzmanlardan oluşan bir ekip gönderdi ve başkonsolosluk binasında böcek
taraması yapıldı. Taramalar sonunda konsolosluk binasının çeşitli odalarında 10
böcek bulundu. Suudilerin İstanbul Başkonsolosluğu’nda bulduğu dinleme
cihazları teknolojik açıdan ileri dinleme cihazlarıydı. Bu cihazları
konsolosluğa Türkiye’nin dışında mesela NSA koymuş olabilir miydi? Teknik
istihbaratta ihtisaslaşmış ABD’nin yabancı ülkelerin iletişimlerini dinleyerek
bilgi derleyen kriptoloji üzerinde uzman olan bu teşkilatın Suudileri dinleyip
dinlemediği bilinmiyor. Ancak Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Konsolosluğu’ndan
çıkmadığı ihbarının 17.50 itibarıyla yapılması sonrasında 10 ayrı ekip
konsolosluğa gönderildi. Bu arada ses kayıtları MİT’e ulaşmıştı. Ses
analistleri ve uzmanlar Kaşıkçı’nın öldürülme anı ve öncesindeki konuşmaları
dinledi ve ön bir rapor hazırladı. MİT saat 20.00 itibarıyla Kaşıkçı cinayetini
çözmüş ve gerekli raporu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göndermişti. Bu aşamadan sonra
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından oluşturulan özel ekiple yürütülen başarılı
kamu diplomasisi sonucunda Türkiye’nin başına örülmeye çalışılan tuzak ters yüz
edilerek ABD’nin destek verdiği, Türkiye karşıtı blokun öncüsü rolünü üstlenen
Suudi veliaht prensi M. Bin Selman’a yöneltilerek, siyonistler tarafından
parlatılmaya çalışılan imajı zayıflatılmıştı. Kaşıkçı cinayetini üzerinden yaklaşık 4 ay geçti.
Tüyler ürperten vahşi cinayetin neredeyse tüm ayrıntıları ortaya çıktı. Ancak
ortada ne cenaze ne katil ne de cesedi yok ettiği söylenen işbirlikçi yok?
Suudi Arabistan yönetimi Trump’ın yardımıyla işi mümkün olduğu kadar yokuşa
sürüyor. Türkiye bundan sonra Kaşıkçı cinayetini uluslararası soruşturma
kulvarına taşıyarak M. Bin Selman başta olmak üzere cinayeti planlayan yöneten
ve uygulayanlardan hesap sorma sürecini başlatmalıdır.